mmttr200.tr.gg

Hürrem Sultan

Hürrem Haseki Sultan (1500-1506 arası; Rutenya, Lehistan - 15 Nisan 1558, İstanbul) doğum adı: Alexandra Lisowska[1], Osmanlıca adı: خرم سلطان, Avrupa'da tanındığı ad: Roxelana), Osmanlı padişahı I. Süleyman'ın nikahlı eşi ve sonraki padişah II. Selim'in annesidir.

Renkli hayatı ile efsaneleşmiş; entrikaları, zekası, cesareti, ihtiraslarıyla ün salmış bir Hanım Sultan'dır.[2] Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Devlet işlerinde etkin rol oynayarak Osmanlı İmparatorluğu’nda "Kadınlar saltanatı" denilen devri başlattığı kabul edilir.[2] Sultan Süleyman'ın nikahlı karısıdır. II. SelimMihrimah SultanŞehzade CihangirŞehzade BayezidŞehzade Mehmed'in annesidir. Hürrem Sultan'ın bu beş çocuktan başka çocuğu yoktur.

Kökeni[değiştir]

Osmanlı sarayına gelene kadarki yaşamı hakkında kesin bir bilgi yoktur.[2] Lehistan Krallığı'nın sınırları içerisinde bulunan Rutenya'da[4] 1504 yılında doğduğu rivayetler arasındadır, Tatar akıncılar tarafından 1520 tarihinde 20'li yaşlarında Rutenya'den kaçırıldığı[1]Kırım Hanı'nın himayesine girdikten sonra Osmanlı sarayına sunulduğu tarihçiler ve yazarlar tarafından kabul görmüş bir rivayettir.[2]

16. yüzyıl kaynaklarına göre kızlık ismi bilinmiyordu. Ama daha sonraki kayıtlara göre - mesela 19. yüzyılın Ukrayna'daki ilk kayıtlarına göre - Anastasia (Kısaca Nastia) Polonyalıların geleneğinde, Aleksandra Lisowska olarak bilinir. Genelde Hürrem Sultan ya da Hürrem balsaq sultan olarak bilinirdi; Avrupa dillerinde Roxolena, Roxolana, Roxelane, Rossa, Ruziac, Ruslana Türkçede Hürrem (Farsça kökenliخرم Hürrem), neşeli olan kişi anlamına gelir. Roxelana, onun gerçek ismi olmayabilir ama takma adı onun Ukraynalı soyuna ait olan (Günümüze ait yaygın isim Ruslana) ve doğu slav ismi olan, Roxolany ya da Roxelany, şimdiki Ukrayna halkında 15. yüzyıldan sonra kullanılıyordu. Bunlara ek olarak, bazı tarihçilere göre Hürrem Sultan (Roxolena) Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Rohatyn kentinde doğmuş Lehistanlı yahudi bir ailenin kızıdır.[5] Bazı kaynaklarda bu konuya dair geniş veriler yer alır.

Saraydaki yaşamı[değiştir]

Alman Barok ressam Anton Hickel'inRoxelana ve Sultan adlı tablosu (1780)

Hürrem Sultan’ın saraya gelişi ve Kanuni ile tanışması hakkında kesin bilgiler yoktur. Şehzadeliği sırasında veya padişahlığının ilk senesinde Harem'e girdiği düşünülür.[2]

Hürrem Sultan saraya getirildiğinde Kanuni'nin Manisa valisi iken birlikte olduğu Mahidevran Sultan'dan “Mustafa” isimli bir oğlu vardı. Sarayın en nüfuzlu kadını padişahın annesi Ayşe Hafsa Sultan, ikinci derece nüfuzlu kadın Mahidevran Sultan idi. Hürrem, saraya girdikten sonra Kanuni ile ilişkisinden 1520/21’de “Şehzade Mehmet” dünyaya geldi ve böylece Hürrem Sultan saraydaki en nüfuzlu üçüncü kadın durumuna geldi. İki haseki arasındaki rekabet bir gün kavgaya dönüşmüştür. Hürrem Sultan bu kavgayı çeşitli entrikalarla lehine çevirmiştir.[2] Pek çok yazara göre bu olaydan sonra gözden düşen Mahidevran Sultan, 1533’te Manisa valiliğine atanan oğlu veliaht Şehzade Mustafa’nın yanına gönderildi ve Hürrem Sultan, onun yerini aldı.[6]

Hürrem Sultan'ın oğlu II. Selim(1524-1574)
Hürrem Sultan'ın kızı Mihrimah Sultan(1522-1578)

Hürrem Sultan'ın sarayda pozisyonu Kanuni'nin nikâhlı eşi olması ile arttı. Hürrem Sultan, Şehzade Cihangir’in doğumundan sonra Kanuni ile görkemli bir düğün yapılarak evlendi ve aralarında nikah kıyıldı. Kesin tarihi belli olmamakla birlikte Haziran 1534’te veya daha erken gerçekleştiği düşünülen[2] düğün, Hürrem’i Kanuni’nin meşru eşi yapan, Osmanlı geleneklerine aykırı düşen çok önemli ve devrimci bir hareket olarak değerlendirilir. Bu nikah ile Hürrem, Osmanlı tarihinde padişah tarafından uzun bir süre sonra nikahlanan ilk cariye oldu.[7][8]

Mahidevran ile Hürrem arasındaki mücadelede Mahidevran Sultan'ı tuttuğu düşünülen ve oğlu üzerinde büyük nüfuzu olduğu söylenen[2] Valide Hafsa Sultan’ın 1534 yılındaki ölümü ile Hürrem’in saraydaki etkisi daha da artmıştır. Fakat Valide Sultan'ın ölümünden sonra Mahidevran Sultan veliaht annesi olduğu ve Şehzade Mustafa'nın tahta çıkmasına kesin gözle bakıldığı için Valide Sultan'lığa hazırlanmaya başlamıştır.

Hürrem Sultan Şehzade Mehmet'ten sonra SelimBayezidCihangir adlı 3 şehzade ve Mihrimah adlı bir kız çocuğu daha dünyaya getirmiştir. Çocuklarını büyütürken ileride oğullarından birinin tahta geçmesi için önlerindeki engelleri kaldırma mücadelesi vermiştir.

Sadrazam İbrahim Paşa'nın idamı[değiştir]

Sadrazam Pargalı Damat İbrahim Paşa, Hürrem Sultan’ın şehzadelerinden birisi yerine Şehzade Mustafa’yı hükümdarlığa aday gösterenlerin arasındaydı. İbrahim Paşa’nın Irakeyn Seferi’nden dönüşte saraya davet edilip 6 Mart 1536 gecesi dairesinde uyurken boğdurulması, Hürrem Sultan için önemli bir engelin ortadan kaldırılmasını sağladı. Çocukluğundan beri Kanuni’nin yakın arkadaşı ve danışmanı olan İbrahim Paşa'nın gözden düşürülüp boğdurulmasında Hürrem Sultan’ın büyük rolü olduğu rivayet edilir. Ancak İbrahim Paşa'nın devlet yönetimde kendini üstün görmesi ve yükseldikçe yaptıkları hataların da kendi sonunu hazırlamasına sebep olduğu iddia olunur. Bu olaydan sonra Hürrem Sultan’ın Kanuni’ye hükmetmeye ve devlet işlerini idare etmeye başladığı kanısı yaygındır[2]

Harem’in Topkapı Sarayı’na taşınması[değiştir]

Hürrem Sultan’ın devlet işleri ile daha yakından ilgilenebilmek için Harem’i Eski Saray’dan Topkapı Sarayı’na taşıttığı düşünülür ve bu olay, Hürrem’in önemli devrimci hareketlerinden birisi olarak kabul edilir. Eski Saray’dan göçün kesin tarihi belli değildir. Eski Saray'da 25 Ocak 1541 gecesi çıkan yangından sonra Harem halkının bir kısmının Topkapı Sarayı'na taşındığı ve harem protokolünün başladığı düşünülmektedir.

Şehzadelerin Sancak Beyliklerine atanmaları[değiştir]

Şehzadelerin sancak beyliklerine atanmasında da Hürrem Sultan’ın rolü olduğu düşünülür. 1541’de, padişah adaylarının tayin edildiği Manisa Sancağı’nda Sancak Beyliği yapmakta olan veliaht Şehzade Mustafa, Manisa'dan alınıp Amasya’ya Sancak Beyi olarak atandı ve ertesi sene Manisa Sancak Beyliği’ne Şehzade Mehmet’in getirildi. Ancak, halk ve askerler bu duruma tepki gösterdi, bunun üzerine I.Süleyman doğu topraklarının güvenirliği için şehzade Mustafa'nın Amasya'ya gönderildiğini ve Şehzade Mustafa'nın veliahtlığının sürdüğünü açıkladı.[9]Bu gibi ardı arkası kesilmeyen atanmalar da Hürrem’in etkisinde gerçekleşmiş işlerden kabul edilir. Hürrem Sultan, şehzadeleriyle birlikte sancağa gitmesi gerekirken; geleneklere aykırı olarak gitmemiş, İstanbul'da kalmayı seçmiştir. Ama değişik tarihlerde şehzadelerini ziyaret etmiştir.[2]

Rüstem Paşa’nın sadrazamlığa getirilmesi[değiştir]

Hürrem Sultan’ın tek kızı Mihrimah Sultan, 1539’da Diyarbakır valisi ve III. Vezir Rüstem Paşa ile evlendirilmişti. “Damat” ünvanını alan Rüstem Paşa 1544’te sadrazamlığa tayin oldu. Kaynakların çoğunda Sadrazam Hadım Süleyman Paşa’nın azledilmesinin ve yerine II. Vezir Divane Hüsrev Paşa'nın değil de III. Vezir Rüstem Paşa’nın getirilmesinin perde arkasında Mihrimah Sultan ile Hürrem Sultan’ın olduğu ifade edilmektedir.[2]

Şehzade Mustafa’nın boğdurulması[değiştir]

Kanuni’den sonra veliaht Şehzade Mustafa’nın tahta çıkacağından korkan Hürrem Sultan, Şehzade Mustafa’yı babasının gözünden düşürmek için kızı ve damadı Rüstem Paşa yardımı ile komplo kurmuştur. Hürrem Sultanın emriyle hareket eden Rüstem Paşa, Şehzade Mustafa`nın mührünü yaptırarak İran Şahı Tahmasb`a mektup yazmış, İran Şahının cevabını da Kanuni Sultan Süleyman`a sunmuştu. Bu ve benzeri bir dizi entrika ile Kanuni Sultan Süleyman, oğlu veliaht Şehzade Mustafa`nın kendisine isyan edeceğine ve tahtı elinden alacağına ikna edilmiştir.

"Katledildiği gün, babasıyla görüşeceğini sanarak çadırına gitmiştir malum. İşte o gün bembeyaz giyindiği söylenir; kendisine yapılan iftiralardan haberdardır ve masumiyetine işaret etmek ister. Cebinden de ölümünden sonra babasının onu öldüreceğini ve babasının çadırına gitmemesi gerektiğini belirten bir mektup çıkar."[10] Bu olaya tanık olan Şehzade Cihangir de olayın duygusal etkisini üzerinden atamadı ve hastalandı; babası ile birlikte sefere devam eden genç Şehzade, Halep’te hayatını kaybetti. Tahta aday olarak Haseki Hürrem Sultan’ın iki oğlu Şehzade Bayezid ve Şehzade Selim kaldı.

Dış siyaset meseleleri[değiştir]

Hürrem Sultan'ın 1549 yılında Lehistan Kralı ve Litvanya Büyük Dükü II. Zygmunt August'un tahta çıkışını tebrik etmek için gönderdiği mektup.

Hürrem Sultan, o zamana kadar başka Osmanlı padişah eşlerinde görülmemiş şekilde dış siyasetle ilgilenmiş, diplomatik yazışmalar yapmıştır.[2] Kanuni’nin padişahlığının ikinci senesinde Rodos şövalyelerine karşı Rodos seferinin açılmasını teşvik ettiği ve sonraki yıllarda İran seferlerine destek verdiği düşünülen Hürrem Sultan, 1548’te Kanuni İkinci İran seferinde iken Lehistan tahtına çıkan yeni krala tebrik mektubu yazmış; hediyeler göndermiştir.

Ölümü[değiştir]

Süleymaniye Camii avlusundaki Hürrem Sultan Türbesi

Oğullarını tahta varis yapmayı başaran Hürrem Sultan, 15 Nisan 1558’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Hürrem Sultan'ın zehirlenerek ya da kadın hastalığı sonucu öldüğü düşünülür.[10] Büyük bir cenaze töreninin ardından Süleymaniye Camisi avlusuna gömüldü. Mezarı üzerine türbesi eşi I. Süleyman tarafından yaptırıldı.

Ölümünden sonra[değiştir]

Hürrem Sultan; Avrupa'da ve Türkiye'de resim, müzik ve bale sanatlarındaki bir çok çalışmaya konu olmuştur. Avusturyalı besteci Joseph Haydn'ın 63. Senfonisi bu eserlere bir örnektir. Eser daha çok, ikinci bölümünün adı olan “Roksalan” ismiyle anılır.

Yusuf Niyazi'nin “Mazlum Şehzadeler”, Orhan Asena'nın “Hürrem Sultan” ve “ Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe” adlı piyesleri, Hürrem Sultan’ı konu alan Türk tiyatro yapıtlarındandır.[11] 2003 yapımı dizide Hürrem Sultan'ı Gülben Ergen canlandırırken, 2011 yapımı Muhteşem Yüzyıl dizisinde Hürrem Sultan'ı Meryem Uzerli canlandırılmaktadır. Türkiye’de yazılan ilk büyük bale eserlerindenHürrem Sultan Balesi, Orhan Asena’nın “Hürrem Sultan” adlı piyesinden ilham alarak Nevit Kodallı tarafından bestelenmiştir.[12]

Hürrem Sultan'ın doğduğu yer olduğuna inanılan Ukrayna'nın Rohatyn kentinde bir “Hürrem Sultan Anıtı” bulunur. 2007 yılında, Ukrayna'daki bir liman kenti olan Mariupol'daki Tatarlar Hürrem Sultan'ın onuruna bir cami açmıştır.

Hayır işleri[değiştir]

Hürrem Sultan tarafından yaptırılmış İstanbul'un Haseki semtindeki Haseki Hamamı

Hürrem Sultan İstanbul'da günümüzde onun adıyla anılan Haseki semtindeMimar Sinan'a Haseki Külliyesini yaptırmıştır. 1538-1550 yılları arasında inşaatı tamamlanan külliyenin içinde bir hamam, medrese ve hastane bulunmaktadır; onun ilk ve en önemli hayratlarındandır. Günümüzde T.C. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak tanınan bu hastane Türkiye'de kesintisiz hizmet vermekte olan en eski hastane olma özelliğini taşır.

Hürrem Sultan ayrıca Ayasofya Camii civarında yardıma muhtaç ve fakirlerin karnını doyurmak için bir mutfak yaptırtmıştır.

Kabe’de, Şam’da, Bağdat’ta, Konya’da, Kudüs’te, Edirne’de Hürrem Sultan adına çeşitli eserler yapılmıştır.

Hürrem Sultan Hakkındaki İddialar[değiştir]

Tarihçilere göre Hürrem Sultan (Roxolena) Ukrayna sınırları içerisinde bulunan Rohatyn kentinde doğmuş Lehistanlı yahudi bir ailenin kızıdır. Tarihçilerin bu gibi düşüncelerinin olmasının sebebi bazı verilere bakılarak anlamlandırılabilir:


1) Osmanlı haremindeki kadınlar haremden dışarı çıkamadıkları için dış dünya ile bağlarını sağlamak için bir yola giriştiler. Dış dünyayla kurdukları ilişkilerini görevlendirdikleri bazı kadınlar aracılığı ile sürdürdüler. Bu kadınlara kira adı verilirdi. Hürrem Sultan'dan başlayarak imparatorluğun sonuna dek Yahudi kiralar kullanıldı. Hürrem Sultan’ın kirası Yahudi bir kadın olan Ester Handali veya diğer adıyla Ester Kira(ö. 1590)'ydı. Ester Kira, Önce Hürrem Sultan'ın, sonra II. Selim’in eşi Nurbanu Sultan ve III. Murad’ın eşi Safiye Sultan’ın sırdaşı ve sekreterlik görevini yaptı. Venedik elçiliği görevinde bulundu. Sarayda büyük bir güce sahipti. Ester Kira veya Türklerin çağırdığı şekli ile Kiraze, İspanya’dan Osmanlı’ya sığınan bir ailenin kızıydı. Ester, kocası Eliya Handali ve çocuklarıyla İstanbul’da yaşayan zengin bir Yahudi kadındı. Ester Handali ve kocası Eliya Handali Osmanlı haremindeki kadınlara mücevher, kozmetik ve pahalı giyecekler sağlama görevini üstlenmişlerdi. Kocasının ani ölümünden sonra Ester bu görevi tek başına yürüttü.[13].

2) Hürrem Sultan’ın damadı olan Rüstem Paşa’nın kardeşi Amiral Sinan Paşa’nın Yahudi asıllı olduğunu, Türkiye Yahudi Cemaati’nin gazetesi Şalom’da şöyle anlatılmaktadır: "Kanuni’nin amirallerinden olan Sinan Paşa, ortaçağ kaynaklarınca "The Great Jew"(Ulu-Büyük Yahudi) olarak adlandırılır. Açık denizlere yelken açtığında Osmanlılar tarafından Süleyman’ın Mührü adı verilen Davud yıldızı olan sancağı gemisinin gönderine çekerdi." (Şalom Gazetesi– Melih Namer, Tarihe İz Bırakan Yahudi Korsanlar, 16 Aralık 2009)

Ayrıca, Sinan Paşa İspanyol arşivlerinde de İzmir doğumlu bir Yahudi olarak geçmektedir. Neredeyse bütün İspanyol arşivlerinde Sinan Paşa (Judio Sinan) Yahudi Sinan ismiyle geçmektedir. Sinan Paşa, Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş olan Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Camii'ne gömüldüğü bildirilen bu Sinan Paşa, yine Yahudi kaynaklarında ise öldükten sonra Arnavutluk'ta bir Yahudi mezarlığına gömüldüğü vurgulamaktadır.

Bütün bunlara bakılacak olursa; Sinan Paşa Damat Rüstem Paşa ile kardeş ve Sinan Paşa yahudi olduğu için, Rüstem Paşa da yahudidir denilebilir. Hürrem Sultan, kızı Mihrimah Sultan'ı Damat Rüstem Paşa ile evlendirerek bir Yahudi evliliği gerçekleştirmeyi amaçlamıştır.

Not: Ne acayiptir ki Sinan Paşa öldüğünde kendisinin 2 kızı ve 1 oğlu olmasına rağmen; garip bir kararla servetini kardeşi Rüstem'in karısına, yani baldızı Mihrimah Sultan'a bırakmıştır.

3) Hürrem Sultan, oğlu II. Selim’i Nurbanu Sultan ile evlendirmiştir. Nurbanu Sultan (Genevieve Rachel veya Olivia Venier-Baffo), İspanya’dan sürgün gönderilen bir Yahudi ailenin kızıdır. Kimi kaynaklar onun Venedikli olduğunu bildirmekte ise de bu doğru değildir. İkinci ve üçüncü maddelerden de anlaşılacağı üzere, Hürrem’in iki çocuğu(Mihrimah Sultan ve II. Selim) da evliliklerinde hep Tora’nın emirlerine uyarak Yahudi kanunlarına göre evlilik yapmışlardır.

Not: Tora inancına göre; Yahudi bir anneden doğan çocuk her ne olursa olsun Yahudi sayılır. Eğer anne Yahudi değil ise çocuk "bozuk" diye adlandırılır ve asla Yahudi olarak kabul görmez.

Haseki Hürrem Sultan
خرم سلطان
Rokselana
Alexandra Anastasia Lisowska
 Haseki Hürrem Sultan'ın Latince Rossa Solymanni uxor başlıklı 16. yüzyılda yapılmış bir yağlı boya tablosu
Haseki Hürrem Sultan'ın Latince Rossa Solymanni uxorbaşlıklı 16. yüzyılda yapılmış bir yağlı boya tablosu
Doğum Alexandra Anastasia Lisowska
1500-1506 civarı
RutenyaLehistan
Ölüm 15 Nisan 1558
İstanbulOsmanlı İmparatorluğu
Yattığı yer Süleymaniye Camiiİstanbul
41°0′56, N°28′57
İkâmet İstanbulOsmanlı İmparatorluğu
Diğer adı Rokselana
Din Doğumunda Ortodoks daha sonra İslam
Eşi Sultan I. Süleyman
Çocukları Sultan II. Selim
Şehzade Bayezid
Mihrimah Sultan
Şehzade Mehmed
Şehzade Cihangir
Dönemi 1500-1558
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol